Eserlerini 1950-1980 yılları arasında vererek modernist edebiyatın en önemli isimleri arasına giren Yusuf Atılgan Manisa’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi. Ahmet Hamdi Tanpınar, Halide Edib Adıvar, Reşit Rahmeti Arat ve Ragıp Hulusi Özdem’in öğrencilerinden biriydi. Akşehir Maltepe Askeri Lisesinde edebiyat öğretmenliği yapmıştır. 1946 yılında doğduğu yere yerleşerek çiftçilik yapan Yusuf Atılgan 1976’da İstanbul’a dönerek burada danışmanlık, çevirmenlik ve redaktörlük yapmıştır. 1921 yılında geldiği bu dünyaya, 1989 yılında, İstanbul’da geçirdiği kalp krizi nedeniyle veda etmiştir.
Dostoyevski, Çehov, Faulkner, A. Camus, Jean Paul Sartre, James Joyce, Sait Faik, Vüs’at O. Bener, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Behçet Necatigil, Edip Cansever, Turgut Uyar edebi hayatını ve görüşlerini etkileyen isimlerdir. Edebiyata şiir yazarak başlamasına rağmen romanları ve öyküleriyle öne çıkan Atılgan Evdeki öyküsü ile birinci olurken, Ziya Atılgan adıyla katıldığı Kümesin Ötesi yedinci oldu. 1958 yılında Aylak Adam adlı ilk romanıyla Yunus Nadi Roman Mükâfatı’nda ikincilik ödülünü aldı 1973’te ikinci romanı Anayurt Oteli yayımlandı. Canistan adlı romanını tamamlamaya ömrü yetmedi.
Anayurt Oteli Romanı
Atılgan’ın ilk romanı olan Aylak Adam’dan on beş yıl kadar sonra ikinci yapıtı Anayurt Oteli yayımlandı (1973), 1987 yılında Ömer Kavur tarafından aynı isimle sinemaya aktarılmıştır. Kafka, Proust, Camus gibi yazarları yoğun olarak okuduğu bir dönemde yazdığı romanı, kendi ifadesiyle “bunalımlı yıllar” ın ürünüdür.
Bu eserinde tek bir karaktere odaklanan yazar, döneminin toplumcu yazarlarının aksine bireysellik ekseninde kaleme almıştır. Roman, Zebercet karakterinin tekdüze hayatının, bir perşembe günü gecikmeli Ankara treniyle gelen kadını görmesiyle fiziksel ve ruhsal değişimini anlatır. Karakteri intihara götüren süreç, 22 gün gibi kısa bir süreyi kapsar.
Anayurt Oteli, kullanılan teknikler ve anlatım biçimleri göz önüne alınırsa modernist romancıların eserlerinde yer verdikleri unsurları içinde barındırır. İç monolog, bilinç akımı, leitmotiv, mekân ve kişi betimlemeleri vb. ögeler romanda yer alır. Roman, başlıklara değil gün adlarına bölünmüştür. Bu şekilde Zebercet’in günden güne değişen psikolojisi yakından takip edilebilir.
Roman, 20.yüzyılın ortak problemi olan yabancılaşma temi üzerine oturtulmuştur. Karakter hem kendine hem de topluma yabancılaşmıştır, kopuktur. Anayurt Oteli’nde de, otelde bir gece kalan kimliği belirsiz bir kadın, yıllardır belirli ve sınırlı alışkanlıkların monotonluğu içinde yaşayan otel kâtibi Zebercet’in dünyasını büyük dönüşümlere uğratıyor.
Kurgu, tek bir karaktere dayalıdır. Bu karakter, ana kahraman Zebercet’tir. Kahramanın psikolojisini anlatmak amaçlandığından ikinci derecedeki kahramanlar, sadece başkahramana etki eden ve onları yönlendiren unsurlar durumundadır.
Zebercet, mizacen içine dönük, karamsar, insanlara karşı soğuk, düşünen ama konuşamayan, çekingen ve korkak bir tiptir. Çocukluktan gelen travmaları, kişiliğinin oluşum aşamalarına kötü etki etmiştir. Annesi ve babası onunla alay eder, hor görür, aşağılar ve psikolojik baskı uygular. Annesi Zebercet’i 7 aylıkken, yani erken doğurmuştur ve Zebercet’ten önce üç çocuğunu düşürmüştür. Dolayısıyla Zebercet’i sabırsız olarak görürler. Zebercet de annesinin sevgisine ve güvenine muhtaç kalarak hayatını geçirmiş; korkarak, sevgi ve sıcaklık arayarak ruhsal durumunu zorlamıştır.
Cinsiyeti ile ilgili yapılan yakıştırmalar duyar. Örneğin babası çok küçük ve çelimsiz olan oğlu için “Pamuğa sarılıp inci kutusuna yatırılır bu; Zebercet koyun adını.” diyerek bir kız gibi olduğunu ve buna göre davranacağını, onun da bu adla yaşayacağını belirtir. Bu alaycı ve küçük düşürücü laflar, çocukluğunda yaşadıklarıyla bastırdığı duyguları, Zebercet’in hemcinslerine ilgi duymasına yani homoseksüelliğe sebep olur.
Zebercet’in en büyük arzu nesnesi bir perşembe gecesi gecikmeli Ankara treniyle gelen kadındır. Bu kadına âşık olmasıyla kurduğu tek taraflı ilişki, ona bir kimlik kazandırmaktan başka geçmişinden gelen bastırılmış arzuların açığa çıkmasına olanak sağlar.
Roman, Zebercet’in kadının kaldığı odaya üç gün sonraki ziyareti ile başlar. Bastırdığı bütün duyguları, düşünceleri ve arzuları bu kadının gelişi ile gün yüzüne çıkar. Onu içinde bulunduğu monoton ve renksiz hayatın kurtuluşu olarak görür. Kadın otelde sadece bir gece kalır ve giderken bir daha geleceğine dair bir şey söylemez. Buna rağmen Zebercet onun gelmesi umudunu yüreğinde taşır fakat kadın bir daha otele uğramaz. Zebercet kadının odasında bıraktığı eşyalarıyla duygusal ve cinsel bir bağ kurar. Kadının odada bıraktığı eşyalarla kadını özdeşleştirir.
Gecikmeli Ankara treniyle gelen kadın dönmeyince Zebercet’in beslediği tüm umutlar yok olur, hayata küser, hayal kırıklığı yaşar ve her şeyden vazgeçer. Bu durum yıllarca kurduğu ve düzenle yaşadığı hayatı da alt üst eder. Oteli kapatır, müşteri almaz ve dışarı çıkar.
Bir gece otelde kalan ortalıkçı kadın Zeynep’i kedisi ile birlikte öldürür. Hissettiği duygular, hayatında yaptığı değişiklerin boşa gitmesi, çocukluktan gelen travmaları, bilinçaltına ittirdiği tüm düşünceleri o an engellenir ve bilincini kaybetmesine, şiddete meyletmesine sebep olur.
İşlediği cinayetten sonra iç dünyasında yaşadığı çalkantıları ve duyguları onu ele geçirmiş gibidir. Yaşadıkları onu birikmiş acılarına bir nihayet verme arzusuna iter ve intihar etmek ister. İntiharın gerçekleştiği yer, gecikmeli Ankara treniyle gelen kadının odasıdır. Bir an tereddüt eder ama sonra ayağıyla masaya vurarak kendini boşluğa bırakır. Tüm kaygılarının, korkusunun, acılarının son bulması arzusundadır. Tam intihar ederken dışarıdan gelen korna ve düdük seslerini duyar. Romanın başladığı tarihten hesaplanırsa görülecektir ki Zebercet’in intihar ettiği gün, 10 Kasım saat 9.05’tir.
Sayın okur,
Anlıyorum ki Zebercet’in sevgiye olan ihtiyacı hayatından bile önemli olmuş. Bitirme tezimin konusu olan Anayurt Oteli romanını sizlerle de paylaşmak istedim.
Bu inceleme yazımda sevginin önemine değinerek Atılgan’ın şu cümlesiyle sonlandırmak istiyorum: “Bir gün sana dünyada katlanılacak tek şeyin sevgi olduğunu öğreteceğim.”
Kaynaklar
Acehan, Abdullah. “Fahim Bey ve Biz, Anayurt Oteli ve Aylak Adam Romanlarına Psikolojik Bir Bakış”. Motif Akademi Halkbilimi Dergisi (1), 2012: 128-152.
Atılgan, Yusuf. Anayurt Oteli. İstanbul: Can Yayınları, 2019.
Güngör, Bilgin. “Yusuf Atılgan’ın Hayatı, Eserleri ve Fikirleri (1921-1989)”. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi, 2014: 1-149.
Moran, Berna. Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış. İstanbul: İletişim Yayınları, 2016.
Özdemir, Arzu. “Yusuf Atılgan’ın Romanlarının Psikanalitik Açıdan İncelenmesi”. Yüksek Lisans Tezi. Elazığ: Fırat Üniversitesi, 2005: 1-175.
Yavuz, Yasin. “İki Farklı Karakter Üzerinden Psikanalitik Bir Okuma Denemesi: Yusuf Atılgan’dan ‘Zebercet’ ve Reşit Hanadan’dan ‘Hasan Ağa’ Örneği”. Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi C.5 (53), 2017: 634-649.