Öğretmen Okulları – Öğretmen yetiştirme çalışmalarının uzun bir hikâyesi kısa bir tarihi vardır. Hikâyesi, insanlık tarihinin kendisiyken, Tarihi, Osmanlıdan tevarüs eden eğitim sisteminin günümüzde aldığı şekil kadardır.
İlginç bir huyumuz var; “Tarih” denilince mangalda kül bırakmayanlar, tarihin bize aktardığı birikimi hoyratça kullanmada tam bir müsrif oluyoruz.
“Öğretmen Yetiştirme” Tarihimizde Kısa Bir Tur
Sistemli öğretmen (muallim-müderris) yetiştirme uygulamalarına kurumsal düzeyde Tanzimat döneminde başlanmıştır. Sırasıyla:
Darülmuallimin (1848) Erkek öğretmen okulu (Bu tarih Öğretmen okullarının kurumsal düzeyde başlangıcıdır).
Darülmuallimin-i Rüşdi (1848) ortaokul öğretmeni,
Darülmuallimin-i Sıbyan (1868) ilkokul öğretmeni,
Darülmuallimat (1870) kız öğretmen okulu,
Darülmuallimin-i İdadi (1877) lise öğretmeni,
Darülmuallimin-i Ali’nin (1891) yüksekokul öğretmeni
Ana Öğretmen Okulu (1914) Ana Öğretmen Sınıfı açılmasıyla, Osmanlıda öğretmenlik ana sınıfı basamağından yüksekokula kadar çağdaş anlamda meslekleşme sürecine girmiş ve tüm öğretim basamaklarında türleşme sürecini tamamlamıştır. (Kaynak: Yalçınkaya & Aktepe, 2016) Öğretmen Yetiştirmenin Tarihçesi: http://hdl.handle.net/20.500.11787/2234)
Dar’ul Muallimîn İçin Farklı Bir Öneri
Osmanlıdaki medrese sisteminden yetişen çocukların yeni gelişmekte olan fen bilimlerinden haberdar olması için 20. Yüzyılın hemen başında fikir üreten eğitimci-alimlerden biri olan Bediüzzaman, Van merkezli bir üniversite teklifini (Medrese’tüz-Zehra) yaparken, Dâru’l-muallimîn için şöyle bir içerik çözümü önermişti:
Dâru’l-muallimîni en azından geçici olarak dârülfünun dairesinin merkezi haline getirerek bu iki kurumu mezc etmektir (iç içe geçirmek). Böylece; daru’l-fünunda (Fen Fakültesi) öğretilen fen bilimlerinin kendine özgü bilim disiplini ile Daru’l mualliminde öğretilen din ve sosyal bilimlerin medreselerde öğretilen dini ilimlerin verdiği fazilet ve diyanet ile bütünleşerek bilim-inanç çatışmasının önüne geçmek, İlahi olanı inkar eden anlayıştan yetişecek öğretmenleri korumayı amaçlamaktı. (Bakınız: Münazarat, www.erisale.com)
Dar’ul Mualliminin Cumhuriyet Dönemi
Dar’ul Muallimi Cumhuriyetin ilk yıllarında okullaşma oranına kıyasla öğretmen okullarından yetişen öğretmen sayısı oldukça yetersizdi. Bu nedenle 22 Mart 1926 tarih ve 789 sayılı “Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun” ile ilkokullara okullara öğretmen yetiştiren Muallim Mektepleri ise İlk Muallim Mektepleri ve Köy Muallim Mektepleri olmak üzere ikiye ayrılmıştır.
1926 ve 1927 yıllarında Kayseri’de ve Denizli’de Köy Muallim Mektepleri açılmıştır. 1930 ve 1940’lı yıllarda köylerin eğitim sorununu çözmek amacıyla Köy Eğitmen Kursları düzenlenmiştir. Köy Muallim Mektepleri ve Köy Eğitmen Kursları daha sonraki yıllarda Türk tarihinde önemli bir yere sahip olacak olan Köy Enstitülerinin kuruluşuna model teşkil etmiştir.
Köy Enstitüleri Kuruluşu ve Kapanışı
17 Nisan 1940 tarihinde TBMM’de kabul edilen 3803 sayılı Köy Enstitüleri Kanunu’nda, “Köy Öğretmeni ve köye yarayan diğer meslek erbabını yetiştirmek üzere ziraat işlerine elverişli arazi bulunan yerlerde Maarif Vekilliği’nce Köy Enstitüleri açılır.” ibaresi yer almaktadır.
Bu hükme göre Köy Enstitülerinin kurulma amacı sadece köylere öğretmen yetiştirmek değil, aynı zamanda sağlık görevlisi ve teknisyen gibi köy halkını bilgilendirecek ve bilinçlendirecek meslek elemanlarının da yetiştirilmesidir.
Köy Enstitüleri ideolojik ve siyasi nedenlerden dolayı 25 Ocak 1954 yılında çıkarılan 6234 sayılı yasayla kapatıldı.
Köy Enstitüleri kapatılırken, bu okullar altı yıllık ilk öğretmen okullarına dönüştürülmüştür.
1960’lı yıllarda Yedek Subay Öğretmenler, 1970’lerde Mektupla Öğretmen Yetiştirme ve Hızlandırılmış Programla Öğretmen Yetiştirme uygulamaları görülmektedir.
1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu ile ilkokula öğretmen yetiştirmek üzere 1974 yılında üç yıllık Eğitim Enstitüleri açılmış, öğretmenin niteliği yükseköğrenim düzeyinde ele alınmaya başlamış, 1977’li yıllarda “hızlandırılmış eğitimle” 3 ayda öğretmen yetiştirilmiştir.
1982 yılında YÖK’ün kurulmasıyla Eğitim Yüksek Okulları adı ile üniversitenin bünyesine alınmıştır.
1989-1990 eğitim-öğretim yılından itibaren 4 yıla çıkarılmış ve Eğitim Fakültelerine dönüştürülmüştür.
16 Mart öğretmen okullarının kuruluş yıldönümüdür.
Türk Eğitim Tarihinde öğretmen okullarının açılışı bir dönüm noktasıdır. Öğretmen okulları, nitelikli vizyoner nesilleri geleceğe taşıyacak bir misyon yüklenmişlerdir ve uzun süre bu görevlerini başarı ile ifa etmişlerdir.
Daha sonra YÖK’ün kurulması ile bu okullar Eğitim Yüksekokullarına ve Eğitim fakültelerine dönüştürülür.
Lisans statüsüne kavuşturulan bu okullara kaynaklık edecek liseler konusunda da bir çalışma yürütüldü ve öğretmen liseleri açıldı.
Belli bir süreden sonra bu liseler sınavla öğrenci alan, yatılı okul pozisyonunda Anadolu öğretmen liseleri ne dönüştürüldü.
Fen lisesi ayarında eğitim ve öğretim yapan bu okullar yüksek puan alan öğrencilerin en önde tercih ettikleri okullar oldu. Bu belli bir süre devam etti. Daha sonra anlaşılmayan bir nedenle mesleki ve teknik okullar çatısı altında bir yapılanma yapılacağı belirtilerek öğretmen liseleri gibi gözde okullar kapatılmıştır. Bu karar niye ve hangi gerekçelerle alındığı anlaşılmamıştır.
Anadolu Öğretmen Liseleri Yeniden Açılmalıdır.
MEB bu okulları yeniden açmalı ve eğitimin yürütücüsü olan öğretmenlerin kalitelerinin artırılması, mesleğini seven, lise yıllarından itibaren bu mesleğe hazırlık yapan bir lider eğitici yetiştirilmesinin önünü açmalıdır.
Öğretmen okulları nın kuruluşunun 174.yılında (Kuruluş: 16 Mart 1848 ) bu adımın atılmasını ve yeniden öğretmen liselerinin faaliyetlerine başlamasının hedeflenmesi gerektiğini düşünmekteyiz.