Metaverse | dünyanın geleceği mi? Geçici bir çılgınlık mı?

Dünyada her dönem bazı şeyler fazlaca popüler olmuştur. Fakat popülerlik deyince hiç bir çağ 21. yüzyılın eline su dökemez. Henüz daha beşte birini yeni geçtiğimiz 21.Yüzyılda her yıl, hatta her ay yeni bir popüler konu ortaya çıkarak kitleleri peşinden sürüklüyor. Bu çılgınca çağda ortaya çıkan bir konu var ki, dünyanın geleceği mi, yoksa sadece gelip geçici bir heves mi merak ediliyor. İsmi ise Metaverse.

Henüz önceki gün Facebook, Avrupa’da Metaverse için 10 bin kişiyi istihdam edeceğini duyurdu. Halihazırda Metaverse olayına en çok eğilen teknoloji firması Facebook iken adını değiştiren Meta şirketi. Zaten Facebook’un Meta olmasında bu teknolojinin imzası bulunuyor.

Eskiden Facebook olan Meta şirketinin CEO’su Zuckerberg, kendilerinin Metaverse’i neden önemli gördüğünü şöyle anlatıyor;

“Bu gelecekte, işe gidip gelmeden ofise, arkadaşlarınızla bir konsere veya ebeveyninizin oturma odasına anında bir hologram olarak ışınlanabileceksiniz”

METAVERSE NEDİR?

Mark Zuckerberg’in üzerine bu derece önem atfettiği Metaverse gerçek ve sanal dünyanın bir araya geldiği bir dijital dünya. Bu dünyada insanlar sanal ortamda kendileri olarak iletişim kurabiliyor, mülk alıp satabiliyor, faaliyetlere katılabiliyor.

Kimine göre Metaverse yeni nesil ‘internet’. Yani sosyal medyanın ve internetin geleceği Metaverse’e kayacak.

Kimilerine göre VR, yani sanal gerçeklik gözlüğü Metaverse’in ilk adımları oldu. Yine Zuckerberg’e göre Metaverse yaratıcı, sosyal ve ekonomik fırsatlara ulaşmayı mümkün hale getirme potansiyeli taşıyor.

METAVERSE DÜNYANIN GELECEĞİ Mİ?

2000’li yılların hemen başına gelen The Matrix üçlemesi, bugün yeni filmi ile eleştiri oklarının hedefinde olsa da, makineler tarafından insanlar için oluşturulan ‘bir sanal dünyadan’ bahsediyor. Sinema evreninde bir ‘sanal dünya’ tanımı ilk olarak bu film ile başladı.

Neal Stephenson’un 1992 yılında yazdığı Snow Cash kitabı da ‘sanal dünya, sanal gerçeklik’ tanımlarını Metaverse gibi yazan ilk kitap diyebiliriz.

Keza bir kaç sene önce Metaverse başta olmak üzere teknolojide yapılan bir çok atılım ‘Black Mirror’ dizisinde işlenmişti.

Metaverse

İnsanlık 1900’lü yılların başından beri bir ‘sanal gerçeklik’ kavramı üzerine fikirler geliştiriyor. Bu kapsamda Jean Baudrillard’ın ‘Simulakr ve Simülasyon’ adlı kitabı insanlığa bu konuda eleştiri dahi getirmiştir.

Velhasıl, Metaverse aslında insanların son yüz yıldır hesap ettiği ve hatta hayal ettiği bir kavramın dışa vurumu.

Elbette her yeni teknoloji çıktığında ‘hype’ adı verdiğimiz bir tür pohpohlamaya maruz kalıyor. Fakat Facebook gibi ciddi şirketlerin Metaverse’e verdiği ehemmiyet, bu teknolojinin çok ciddi geldiği yönünde görüş bildirilmesine neden oluyor.

Blockchain, sanal gerçeklik, coinler derken şu an için bir eşikte olduğumuz kesin. 2022 yılında hala sorunlarımız, ekonomimiz, hastalıklarımız, her şeyimiz çok ‘reel’. Fakat sanal dünyadaki gelişime baktığımızda bir şeylerin eşiğinde olduğumuz da belli.

Dünyanın yaşadığı sorunlar henüz bu kadar gerçekken, şimdilik sanal dünya bize ‘eğlence’ öğesinden ötesini sunamıyor. Çünkü insan 21.yüzyılda bile hala bazı kronik sorunlarını yaşamaya devam ediyor. Üstelik bu kronik sorunlara hızlı tüketim, kirlilik, aşırılaşma gibi sorunları da eklemiş durumda.

Haliyle bundan sonrası için ‘Allah bilir’ tanımını kullanmaktan öteye gidemiyoruz. Bu teknolojiye ‘tutmaz’ veya ‘tutar’ diyemiyoruz. Tutmaz yorumunu yaparsak, 1995’te internet için Newsweek dergisinin meşhur yazarı Cliff Stoll’un durumuna düşeriz. Stoll, 95’te yazdığı yazıda, henüz çok genç olan ‘internet’ kavramının insanlar arasında yaygınlaşamayacağını savunmuştu.

Söz konusu insan olunca Metaverse için de ‘geleceğimiz değil’ diyemiyoruz.

Bir Cevap YazınCevabı iptal et