İhsan Oktay Anar – Postmodernizmin Öncü İsimlerinden, Romancı…

Sayın okur, İhsan Oktay Anar ismini mutlaka duymuşsundur. Anar, Türk edebiyatının çağdaş yani son dönemi için oldukça önemli bir yazardır. Kendine has üslubu, kurmaca romanları, aldığı kıymetli ödülleriyle adını duyurmuştur. Postmodernizme romanlarıyla katkıda bulunmuştur. Gelin, bu başarılı ismin hayatına, kısaca eserlerine ve postmodernizmin ne olduğuna bir bakalım. Keyifli okumalar…

Hayatı

İhsan Oktay Anar, 1960’da Yozgat’ta doğdu. İlkokulu ve ortaokulu İstanbul’da, liseyi ise İzmir’de okumuştur. Okula gitmek yerine kütüphaneye kitap okumaya gittiği için devamsızlıktan kalmıştır. Daha sonra Akşam Sanat Lisesi’ne yazılmıştır. Ege Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden 1984 yılında mezun olmuş, 1989’da ise yüksek lisansını bitirmiştir. Aynı üniversitede 1994’te doktora öğrenimini tamamlamıştır. Eşi Özlem Hanım ile 1999 yılında evlenmiştir. Anar, yazarlığın yanında illüstratörlük ve edebiyat çevirmenliği de yapmaktadır. Öğretim görevlisi olarak çalışmış, 2011’de emekli olmuştur. Yazar Edebiyatçılar Derneği ve PEN Yazarlar Derneği üyesidir.

Edebi Kişiliği ve Eserleri

Anar, romancılığıyla ünlenmiştir, ağırlıklı olarak roman türünde eserler vermiştir. Romanlarında olağanüstülükler, büyülü atmosferler, fantastik ögeler yer alır. Eserleri uzun araştırmaların, ciddi çalışmaların ürünüdür. Çok çeşitli ve renkli şahıs kadroları oluşturur. Romanları, çok büyük bir hayal gücünün ürünüdür.

Anar, postmodernist bir yazardır. Bu akımın özelliklerine eserlerinde yer verir. Örneğin romanlarının biçimsel olarak parçalı yapıda olması, tek bir odak noktasının olmayışı, olay örgüsü karışık olması sayılabilir. Aynı zamanda metinlerarasılık tekniği kullanılır. Yani bir romanından yarattığı ve kullandığı kurmaca karakteri diğer romanında görmek mümkündür. Sadece kendi kahramanları değil, herhangi bir kitaptaki karaktere de yer verebilir. Bu tekniği kullandığını anlamak, okura düşer. Anar, donanımlı bir okur ister. Biyografisinden anladığımız üzere felsefe ile iç içe olan yazar, romanlarında varlık-yokluk, varoluş meselesi, olmak vb. ciddi felsefî sorgulamalara yer verir. Bunlar dışında üstkurmaca, leitmotiv, betimleme, mektup vb. anlatım biçimlerini de kullanır.

2009’da Erdal Öz Edebiyat Ödülü’nü kazanmıştır. “Edebiyatımıza kazandırdığı birbirinden önemli romanları, bu romanlarda ortaya koyduğu özgün üslubu nedeniyle ödüle layık görülmüştür.”

Eserleri

Puslu Kıtalar Atlası:

1995 yılında çıkan kitap, yazarın ilk romanıdır. 20’den fazla dile çevrilmiştir. Kitabın çizgi roman basımı da mevcuttur. Eser sinemaya aktarılmak isteniş fakat yazar buna karşı çıkmıştır. Kitaptan bir bölüm okumak için tıklayınız.

Kitab-ül Hiyel:

İkinci romanıdır. 1996 yılında çıkmıştır. Üç ana bölümden oluşur. Yazar, bu kitabın çizimlerini 2001’de sergilemiştir. Kitaptan bir bölüm okumak için tıklayınız.

Efrâsiyâb’ın Hikâyeleri:

1998’de yayımlanmıştır. İngiltere’de ve İstanbul’da tiyatrosu oynanmıştır. Kurgu içinde kurgu tekniğini kullanmıştır. Kişi, mekân, anlatım tekniği açısından zengindir. Ölüm ve Cezzar Dede’nin anlattığı sekiz öyküden oluşur. Kitaptan bir bölüm okumak için tıklayınız.

Amat:

2005 yılında çıkmıştır. Neredeyse tüm yazarlarca 2005’in en iyi romanı seçilmiştir. Deniz romanlardan biridir. Bir grup insan deniz yolculuğu yaparlar. Nuh’un gemisi olayını yeniden kurgular. Kutsal kitaplardan alıntılar içerir. 17.yüzyılda geçer. Birçok denizcilik terimine de yer verir. Kitaptan bir bölüm okumak için tıklayınız.

Suskunlar:

2007’de çıkmıştır. Aynı yıl 1. Oğuz Atay Edebiyat Ödülü’nü almıştır. Roman, farklı dünyaları birleştirir. İyinin ve kötünün savaşı anlatılır. 17.yüzyılda geçer. Türkiye Türkçesi dışında daha arkaik kelimeler de kullanmıştır. Üç bölümden oluşur. Üç müzisyenin hayatını anlatır. 2013’te çizgi romana uyarlanmıştır. Kitaptan bir bölüm okumak için tıklayınız.

Yedinci Gün:

2012’de yayımlanmıştır. Yakın tarihin siyasal olayları yormayan bir dille, bazen ironiye kaçan bir dille anlatılır. 2.Abdülhamid zamanında geçer. Romanın sonunda, bir sonraki romanının ana karakterini okuyucuya tanıtmıştır. Kitaptan bir bölüm okumak için tıklayınız.

Gâliz Kahraman:

2014’te yayımlanmıştır. Ana karakter İdris Amil Efendi’nin doğumundan cezaevine girişine kadarki süreci anlatır. Bu romanı Osmanlı döneminde geçmez. Kitaptan bir bölüm okumak için tıklayınız.

Tiamat:

2022 yılında çıkmıştır. “Başlangıçta her şey soğuk, boş ve anlamsızdı. Kutsal Rüzgâr sular üzerinde okşar gibi anaforlarla esiyor, güneş ve ayın, burçlar ve yıldızların henüz yaratılmadığı zifirî gecede, gözleri mucizevî bir dokunuşla açılmış halde bizzat kendini, yani karanlığın yine ta kendisini gören kör tabiatı sanki teselli ediyordu. Onun uyanıp cisimleşmiş hâli olan diğer çelik canavarın belirsiz silueti ise satıhtaki zayıf aydınlığın hemen altında âdeta kımıltısızdı.”

Yazımı Anar’dan bir alıntıyla bitirmek istiyorum:

“Çünkü dünyadaki en büyük mutluluk, bu dünyanın şahidi olmaktır.”

Yazar Elif Tümer / www.YeniEgitimDergisi.com/ Türkçe Edebiyat Sayfaları Editörü

Bir Cevap Yazın Cevabı iptal et