Emrullah Efendi – “Şu Mektepler Olmasa, Maarifi Ne Güzel İdare” Edecekti!

Emrullah Efendi – Osmanlı eğitimcisi, siyasetçi, felsefeci. 1859’da Lüleburgaz’da doğdu. II. Meşrutiyet döneminde iki defa Maarif Nezareti (Milli Eğitim Bakanlığı) görevine getirilen Emrullah Efendi, yakın geçmiş Türk eğitim tarihinin önemli şahsiyetlerinden birisidir.

Eğitim tarihinde Tûbâ Ağacı Nazariyesi adlı fikir sistemi ile tanındı.

Bu fikir sistemi, Emrullah Efendi’nin ölümünden sonraki yıllarda siyaset ve kültür hayatının önemli tartışma konularından biri olmuştur.

Şaka amacıyla söylediği “Şu mektepler olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim sözü eğitim sorunlarına dikkat çekmek için, şaka yollu kullanılmıştır.

Emrullah Efendi, Tanzimat sonrasında ortaya çıkan değişik fikir hareketleri içinde “medeniyetçiler” diye bilinen ve günün siyasî icaplarına ayak uydurarak ölçülü bir düşünce tarzını benimseyen, Osmanlı birliğini korumak üzere Osmanlı-İslâm geleneklerine sadık kalarak Batılılaşmayı amaç edinen, bunu da ancak eğitim ve öğretim yoluyla başaracaklarına inanan kesimin önde gelenlerindendir

***

Babası Tüccar Ali Efendi idi. Lüleburgaz’daki ilk ve ortaöğreniminin ardından İstanbul’a gelerek Mekteb-i Mülkiye’yi bitirdi.

Yanya (1882) ve Selanik (1884) Maarif Müdürlüklerinin ardından Halep’te Maarif Müdürlüğü ve idadi öğretmenliği yaptı.

1891’de Aydın Maarif Müdürü oldu. Aydın’da görev yapmakta iken siyasi nedenlerle iki arkadaşı ile birlikte İsviçre’ye kaçtı.

Emrullah Bey’in müdürlüğün veznesinden aldığı parayla kaçtıkları iddia edildiğinden Avrupa’ya birlikte kaçtığı arkadaşlarından Tevfik Nevzat’ın padişah II. Abdülhamit’e yazdığı, affedilmelerini isteyen iki şiir sonucu Sultan, yurda dönüşlerine izin verdi.

1896-1900 arasında İkdam Gazetesi’nde makaleler kaleme aldı.

Mu­hi­tü’l-Maâ­rif (Maarif Ansiklopedisi)adlı bir ansiklopedi hazırlamaktaydı.

Bu ansiklopediye yönelik yazılarını İkdam’da yayımladı. Kendi adını değil, Ulûm-ı li­sa­niy­ye mu­har­ri­ri” takma adını kullandı.

Batı’nın anlaşılması için felsefi kavramların tercümesine önem verdi. İslam felsefesinin kavramlarıyla Batı felsefesini ifade etmeye çalıştı. Ülkenin ilk genel ansiklopedisi olan Muhitü’l- Maarif‘in sadece ilk cildini yayımlayabildi(1902).

1900’da Meclis-i Maarif üyeliğine getirilen Emrullah Efendi, 1906’da Konya Hukuk Mektebi’nin ilk müdürü olarak görevlendirildi.

Meşrutiyetin ilanından sonra Mektebi-i Sultani (Galatasaray Lisesi) müdürü olarak atandı ancak bu görevi sadece 10 gün sürdü (30 Temmuz-10 Ağustos 1908). Maarif Meclisi İlmi Daire Başkanlığı yaptı.

Türkçülük Hareketi’nde örgütlenmenin başlangıcını oluşturan Türk Derneği”nin kurucuları ve idarecileri arasında bulundu.

16 Aralık 1908’de Kırkkilise (Kırklareli) mebusu olarak Osmanlı parlamentosuna girdi.

Meşrutiyet’in ilanından sonra, 1909’da 10 ay içinde 7 kez maarif nazırı değişmiş, hiçbiri görev yapamamıştı.

12 Ocak 1910’da Emrullah Efendi, Maarif Nazırı oldu. Aynı yıl Darülfünun Edebiyat Şubesi’nde ders vermeye başladı.

“Muhitil Maarif” adlı ansiklopedinin ilk cildini hazırlayıp yayımladı. Bakanlığı sırasında yaptığı işler çok eleştirildi, hakkında sık sık istifa dedikodusu çıktı.

Sonunda 21 Şubat 1911’de gerçekten istifa ettiyse de aynı yılın Aralık ayında tekrar bu göreve geldi. 21 Temmuz 1912’de Bakanlar Kurulu’nun istifasına kadar görevde kaldı.

Divan-ı Harbi Örfi (Sıkıyönetim) tarafından Kasım ayında tutuklanıp Darülfünun olayları nedeniyle sorguya çekildi.

1913 yılında Hikmet-i Nazariye (felsefe) derslerini vermekte olduğu Darülfünun’da Usul-ü Tedris ve Terbiye öğretmenliklerini de üzerine aldı.

İlk cildini oluşturduğu ansiklopediyi tamamlamak için uğraştı ama ömrü yetmedi. Daha önce yayımlanmış olan ilk cildi düzeltilerek 1914’te “Yeni Muhitü’l Maarif” adıyla yayımlandı. 14 Ağustos 1914 günü Yeşilköy’deki evinde vefat etti.

Kabri, Fatih Camii avlusundadır.

“Tuba Ağacı Nazariyesi”

Emrullah Efendi’ye göre devletin en önemli görevlerinden biri ilmi himaye etmektir.

Buna göre, ilim yukarıdan başlar.

Önce elit bir kadro yetiştirmeli, onlar ilkokul ve ortaokul öğretmenlerini, onlar da çocukları ve gençleri eğitmelidir.

Cenneteki tûba ağacının da kökü yukarıda olduğu için Tûba Ağacı Nazariyesi olarak anılan bu görüş, İttihat ve Terakki Fırkası’nın ideoloğu olan Ziya Gökalp’i de etkilemiş ve partinin eğitim politikasının önemli bir ilkesi olmuştur.

Emrullah Efendi’nin görüşlerine katılmayanların başında Türk eğitim tarihinin bir başka önemli ismi olan devrim Darülmuallim Müdürü Mustafa Satı Bey gelir.

Satı Bey’e göre, tûba ağacı gibi tepeden kuruluş ve tepeden beslenme Osmanlı’nın sağlıklı bir eğitim sistemi kuramayışının nedenidir.

Yüksek öğrenimini güçlendirmek için sadece öğretim elemanlarını değil, öğrencisini de iyi hazırlamalıdır.

Mekteb-i Sultani Olayı

Emrullah Efendi’nin bakanlığı sırasında çıkan büyük tartışmalardan biri dönemin Mekteb-i Sultani müdürü Tevfik Fikret ile olan tartışmasıdır.

1910 yılı başlarında Emrullah Efendi bir genelge yayınlayarak kasten derslere gelmeyen öğretmenlerin maaşlarından kesinti yapılmasını istemiş, Tevfik Fikret, bu genelgeyi Mekteb-i Sultani’de uygulamayıp istifa etmişti.

Yerine Salih Zeki Bey atandı.

Atama yazısında “bir şair yerine bir alim” ifadesinin kullanılması, büyük tepki oluşturdu. Kimi öğretmenler ve öğrenciler okuldan ayrıldılar.

Konu, İttihat ve Terakki Fırkası’nda ve Meclis-i Mebûsan’da tartışıldı. Basının gündemine oturdu. Emrullah Bey, bakanlığa bağlı bir okul olan Mekteb-i Sultani’ye bakanlığın genelgelerini uygulamada ayrıcalık tanınamayacağı konusunda ısrarlı oldu ve Tevfik Fikret, kesin olarak okuldan ayrıldı.

Sonuç olarak, Emrullah Efendi, Osmanlı’nın son yıllarının eğitim, siyaset ve kültür hayatına yaptığı katkılarla hatırlanmayı hak etmektedir.

Eserleri

  • Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin 1327 Senesi Dördüncü Kongresinde Tanzim Olunan Siyasî Programa Dair İzahname, Konstantiniyye 1330.
  • Yeni Muhitu’l-Maarif (Ansiklopedi), İstanbul 1317.

Gazetelerde de pek çok yazıları çıkmıştır. Bunlardan önemli olan bazıları şunlardır:

  • “Usul-ü terbiye ve tedris”, Mirat-ı Maarif gazetesi 3,(28 Kanunusani 1324), s. 37-38.
  • “Tedrisat-i ibtidaiyye”, Mülkiye gazetesi 23 (1326), s. 42-64; 24 (1326), s. 32-50.
  • “Terbiye ve esasları”, Sırat-ı Müstakim gazetesi, 16 (1326) s. 248-250 (Konferans notları) .
  • “İlm-i terbiye ve tedris”, Ümmet gazetesi, 1/6 (13 Haziran 1326), s. 14-15; 1/7 (24 Haziran 1326), s. 15; 1/8 (2 Temmuz 1326) s. (Emrullah Efendi’nin Darülfünun’da verdiği derslerde tutulan notlardan)
  • “İdare-i vilayet”, Yeni Muhitü’l-Maarif gazetesi, 14 Nisan 1327. s. 6-13; 25 Mayıs 1327. s. 1-5.
  • “Patrikhanelerin müstediyatı – Tedrisat mes’elesi ve Tanin gazetesi”, Yeni Muhitü’l-Maarif gazetesi, 20 Ağustos 1327. s. 1-13.
  • “Darülfünunda inzibat” (“Darülfünun inzibatına müteallik Nizamname layihasının esbab-i mucibe mazbatası”), Tanin gazetesi, 7 Mart 1912.

Kaynaklar

https://islamansiklopedisi.org.tr/emrullah-efendi

https://tr.wikipedia.org/wiki/Emrullah_Efendi

https://www.biyografya.com/biyografi/4550

 

Bir Cevap YazınCevabı iptal et