Çocukla Güvenli İletişim Kurmanın 14 Yolu

Çocukla güvenli iletişim kurmak… Uzman Eğitimci Cengiz Bahadır Teğiş yazdı… “Güven, fırtınalı denizlerde hırçın dalgalar eşliğinde her şeye rağmen yol alan gemi gibidir.” C.B. Teğiş

“Çocuklarla İletişim Kurmanın Püf Noktaları” yazımızda, genel olarak, çocuğa verilen ileti ve çocukla kurulan iletişim üzerinde durmuştuk.

Günlük yaşam içinde ebeveynler olarak dillere pelesenk edilen sık tekrardan kaçınılmayan sözler bulunmaktadır. Çocukta olumlu/olumsuz algılama ve tepkilere yol açacak sözler ile iletişimin önüne duvar örüldüğü/önünün açıldığı gibi ilerleyen yaşlarda, çocuğun benlik algısında, kişilik ve karakter yapısında da farklı etkilere neden olacaktır.

Çocukla kurulacak olumlu/olumsuz iletişimin ana merkezi ebeveynlerdir. Bu nedenle, bolca bulunan nedenler veya bahaneler yüzünden çocuğunuzla aranızda uçurum oluşmamalıdır.

Çocuğunuzun ihtiyaç duyduğu güven çocukluk dönemindedir. Eğer siz o çağrıya kulak vermezseniz, yarın sizin çağrınıza da çocuğunuz bahaneler uydurup cevap vermeyecektir.

Eleştiri Tuzağına Dikkat Etmelisiniz!

Yaşam boyu eleştiri denilince ilkin, genelde olumsuz durum akla gelmektedir. Eleştirinin iki boyutu vardır; olumlu ve olumsuz.

Eleştiri ile olumlu davranışların kalıcı olması, olumsuz davranışların ortadan kaldırılması ve yok edilmesi düşünülmektedir.

Ancak devamlı eleştirilerin sonucunda doğru bulmaktan öte yanlış hedefe ok atıldığının da bilinmesi gerekmektedir.

Eleştiri ama nereye kadar? Eğer bir çocuk sürekli eleştirilmişse, kınama ve ayıplamayı öğrenir.” (1). Eğer yapılan tutum ve davranışlar bireyi bu noktaya taşımış ise zaten atılan ok yanlış hedefe ulaşmıştır. Tuzağa dikkat edilmesi gerekir. Yapıcı yönde, yanlışı düzeltici şekilde yapılması yerinde olacaktır. En önemli şey örneklemlerin ve söylenecek cümlelerin iyi seçilmesi, telkinin etki yapacak tarzda sunulmasıdır.

Çocukların Yanında Kin ve Nefret Cümleleri Kurmayın!

Bir su bile olumsuz cümlelerden etkilenip farklı şekiller alıyor ise, bir çocuğun duyduklarından etkilenmemesi mümkün değildir.

Japon bilim adamı Prof. Dr. Masaru Emoto ise, içinde 70’ten fazla kristal resmi bulunan Su Kristalleri adlı kitabında, “Su cansız bir madde değil; canlı ve duyguları algılayan kristallerden oluşmaktadır. Su, çevresinden pozitif ve negatif bilgileri alır ve ona göre tepki verir.” diyor.

Prof. Emoto’nun suyun biyo-fizikî özelliklerini araştırarak ortaya koyduğu gerçekler, yeni bir döneme kapı açacaktır (2). Sevgi sözcükleri ile yetişen bir çiçek ile kötü söz söylenen bir çiçeğin aynı olmadığını; aynı zamanda besmele çekilerek içilen bir su ile normal içilen suyun aynı karakterde olmadığını yapılan araştırmalar göstermektedir. “Su bilgiyi alıyor ve kristalleri bu karakteristikleri yansıtı­yorsa, suyun niteliği aldığı bilgi temelinde değişiyor demek­tir. Başka bir deyişle, suya verdiğimiz bilgi onun niteliğini değiştirir. Muazzam bir varlık olarak yaratılan insanın olumsuz tutum ve davranışlar içinde kendini ve duygularını farklı şekilde ifade etmemesi elde değildir. Eğer bir kin ortamında büyümüşse, kavga etmeyi öğrenir.” Kavga ortamına düşmeyecek bir çocuk için nefret ve kinden uzak kelimelerin seçilmesi ve sevgi dolu güzel cümlelerin kurulması gerekmektedir.

Çocukları başkaları ile kıyaslamayın!

Çocuğa yapılacak en büyük hakaretlerden biri, başka çocukların başarılarını örnek gösterip çocukla alay etmektir.

İletişim hatalarının, kişilik ve karakter gelişimin en önde gelenlerinden bir tanesi de çocuğun bir başkası ile kıyaslanmasıdır. Bu kıyaslama ve alay durumu farklı şekillerde olabilir. Davranışlar üzerinde olabildiği gibi ders başarıları üzerinde de olabilir. Eğer bir çocuk alay edilip aşağılanmışsa, sıkılıp, utanmayı öğrenir.” Geleceğin kuşaklarının alay edilerek değil,, yerine göre yücelterek yetiştirmek doğru olacaktır. Çünkü istikametli ve istikrarlı çocuklar ancak ve ancak bu şekilde yetiştirilmelidir.

Utanma Duygusu Yerinde Vermeli!

Yaptığı olumsuz davranışlar karşısında eleştiri tuzağı da işin içinde girerek “utanmıyor musun, arlanmıyor musun” gibi ifadeler ile yapılması bireyin içinden çıkamayacağı kendini suçlama ile son bulacaktır ki, bu durum çocuğun psikolojik yapısını ömür boyu tamamen etki altına alması anlamını da taşımaktadır. Eğer bir çocuk sürekli utanç duygusuyla eğitilmişse, kendini suçlamayı öğrenir.” Gurur duyacağı iftihar edeceği durumlar ile onu taltif etmek gerekir.

Hoşgörünün Sınırları Nerededir?

Her şeyin bir sınırı vardır. İnsan ömrü bile sonu ve başı olan bir hayattan ibarettir. Her yapılan davranışı hoş görmek mi; yoksa yanlış olan davranışı model olarak göstermek mi doğrudur?  Hoşgörü ortamının dozajı iyi ayarlanmalı ki, çocukta sabır duygusu yerine oturabilsin. Eğer bir çocuk hoşgörüyle yetiştirilmişse, sabırlı olmayı öğrenir.” Sabreden derviş muradına ermiş” ya da “sabredenler dağları aşar” demek daha yerinde olur. İlaç bir hastalığa deva, çare olsun diye verilir. Ancak kaç adet kullanacağı hekim tarafından belirlenir. Azı fayda etmez, çoğu da vücuda zarar verir. Belki birkaç derde kapı açabilir.

Özgüven Duygusu Nasıl Desteklenmelidir?

Başarıya giden yol desteklenmekten ve yüreklendirmekten geçer. Çocuk, destek verilirken sizin varlığınızı bütün benliği ile hissedebilmelidir. Yapacağı herhangi bir çalışma, iş, eylem konusunda yapabileceği konusunda cesaretlendirme, yüreklendirmek kendine olan öz güvenini maksimum düzeye taşıyacaktır. Eğer bir çocuk desteklenip, yüreklendirilmişse, kendine güven duymayı öğrenir.” Gemi bile güvenli sularda rahat yol alır. Her ne kadar “zor olanı başarmak marifettir.” denilse de işin kolayı varken zora yelken açmanın doğru olmağı bilinmelidir. Özgüvenin verilmesi çocuğun istikbal ve istiklali için altın anahtardır; nasıl kullanabileceği de gösterilmelidir.

Övgü ve Beğenmede Samimi Olun!

Yerli yerinde olan tutum ve davranışlara övgü ve beğenme elbette yine yerinde olmalıdır. İnsan yaratılış gereği övgüyü ve beğenilmeyi ister. Bu şekilde olduğunda takdir eden bir bireyin önü açılmış olacaktır.Eğer bir çocuk övülmüş ve beğenilmişse, takdir etmeyi öğrenir.” Çocukların bir iş yaptığında sordukları sorulardan biri şudur. “Bak ben ne yaptım. Beğendin mi?” Evet çocuk bile yaptığının beğenildiğini duymak istiyor. Bu nedenledir ki, övgü ve beğenme ile takdir etmeyi öğretmiş olunur.

Çocuğun Hakkına Riayet Edilmeli

Hak, her yerde haktır; hakkın çocuğu, yaşlısı, büyüğü olmaz. “O çocuktur!” deyip görmezden gelmek, kusurlu bir davranıştır. Çocuğun hakkını çiğnemek ve gasp etmektir.

Çocuk deyip geçmeyin, onun da ev ortamında bir söz hakkı vardır. Fikirleri, görüş ve düşünceleri önemlidir. Peygamber Efendimiz (sav)’in çocuklara yaklaşımlarında onların fikirlerine düşüncelerine önem verdiğini ve haklarına riayet görüyoruz. Eğer bir çocuk hakkına saygı gösterilerek büyütülmüşse, adil olmayı öğrenir..

Adaletin anahtarı anne- babaların elindedir. Bu anahtar doğru kullanılmalı, önce aile ortamında değişikliğe yol açmalı sonra çevreye ve dünyaya. Adalet, sarrafın terazisi gibi hassastır. Hassasiyet çocuğun ruh dünyasının yapısal taşlarındadır. Bu taş mutlaka yerli yerine oturtulmalıdır. Aksi takdirde yapıda bozukluk oluşacaktır. Dünyayı kurtaracak olan adalettir. Adalet yolunda izlenen metotlar olacaktır.

İnançlı Bir Çocuk İçin Güven Ortamı Gerekli

İnanç maneviyatımızın temelidir. Manevi temeli sağlam bireyler için güvene ihtiyacı bulunmaktadır. Güven ortamını sağlayabilmek için çocuğu dinlemeyi ve onun dinlendiğini hissetmesini sağlamayı ve olumlu fikirlerinin onaylandığının gösterilmesi gerekmektedir.

Olumsuz duygu ve düşünceleri de doğru bir şekilde izah edilmelidir. Güven ruh gibidir denilir, kaybedildiğinde bir daha aynı güven oluşmaz. Doğru bir örnek olmayabilir belki ama söyle bir durum açık ve nettir güven için. Ticari işlerde bir kişinin bir iki kez ödemesini zamanında yapmaması güveni yok eder. Çocuğun güveni kaybetmesi onun o limanda devamlı fırtınalara maruz kalmasına neden olacaktır. Eğer bir çocuk güven ortamı içinde yetişmişse, inançlı olmayı öğrenir.”  Milli ve manevi değerlerin ihyası için güven ortamı tesis edilerek, temeli sağlam bir bireyin yetişmesine fırsat verilmelidir.

Çocuk Kabul Ve Onay Görmeli Ki Sevmeyi Öğrensin!

Onay ve kabul aşamaları toplumsal açmazlarımızdan biridir aslında. Çok kolay kabul edilmediği gibi onaylanmadığını da görmekteyiz. Sevginin temelinin kabul ve onaydan geçtiği gerçeği unutulmamalıdır. Eğer bir çocuk kabul ve onay görmüşse, kendini sevmeyi öğrenir.” Kabul ve onayı görecek ki, çocuk sonra kendini sevmeyi öğrenecek. Kendini seven herkesi sevecektir. Dünyanın yaratılış gayesi sevgi üzerinedir. Cenabı Hak, “Habibim sen olmazsan kâinatı yaratmazdım” buyuruyor (3). Çocukları yaptıkları güzel eylem ve davranışları konusunda kabul etmeyi ve onaylamayı ihmal etmemek gerekmektedir.

Mutlu Olmanın Yolu Paylaşmaktan Ve Sırdaş Olmaktan Geçer.

Her bireyin ve ebeveynin istek ve arzularının başında mutlu olacak bir çocuğunun olmasıdır. Ancak eksik olan kısmı “İki cihanda-dünya ve ahirette- mutlu olacak çocuk yetiştirmektir.”

Fani alem denilen bu menzilden göçtükten sonra baki bir aleme göç edilecektir ki, bu alem o ahiret alemine göre bir zindan hükmünde görülmektedir.

İki cihan saadeti için çocuklar ile arkadaş gibi ve sevgiye dayalı candan dost olunmalı. Samimiyete dayalı sırdaşlık ile bu ilişki zirveye taşınmalı. “Eğer bir çocuk aile içinde dostluk ve arkadaşlık görmüşse, bu dünyada mutlu olmayı öğrenir.” Peygamberimiz (sav)’in torunları Hz. Hasan (ra) ve Hz. Hüseyin (ra) ile olan güzel ilişkilerini de nazara alarak çocuklarla iletişim boyutunu yeniden gözden geçirmek yerinde olacaktır.

Özet: Çocuk Yetiştirme Sanatında Ustalaşın!

Çocukların, sevgi ortamında, hakları gözetilerek, saygı çerçevesinde onurları incitilmeden yetiştirilmesi gerekmektedir.

Yeterince zaman ayırıp, onların hayal dünyasına ortak olmak, duygularını ifade etmeleri için fırsat oluşturmanın yollarına bakılmalıdır.

Geleceğin emanet edileceği bu nadide çiçeklere özenle gerekli özveri içinde özgüven verilmelidir.

Güzellikleri göstermeyen kirli cam (pencere) değil, güzellikleri gösteren temiz pencere olmak, bu düşünce içinde çocuğa eğitim vermek anne ve babaların görevidir.

Hayatın güzellikleri anlatılıp, gösterilirken zorluklarının da gösterilmesi iletişim açısından önemlidir. Hazır balık vermenin değil, balık tutmayı öğrenmenin doğru bir yöntem olduğu asla unutulmamalıdır. Burada rol model olmak, iletişim sorunlarına neden olacak tutum ve davranışlardan uzak durmak gerekir.

Toplumsal sorunların da ana kaynağı, ailedeki sorunlarında kaynağı iletişim sorunlarıdır. Çözümü de doğru iletişimdir.

Kaynaklar:

1- Dorothy Law Nolte (1975)

2-Masaru Emoto, Suyun Bilinmeyen Gücü, (Ekim,2005)

3-Hadisi Şerif,(Acluni, II: 164; Hakim el Müstedrek, II: 615)

 Yazar: Cengiz B. TEĞİŞ /  Uzman Eğitimci -Araştırmacı   / cbahadir52@hotmail.com

 

Bir Cevap YazınCevabı iptal et