“Bağımlılık”la mücadeleyi PDR Uzmanı İsmail Akbıyık yazdı.
Günümüzde teknolojinin olağanüstü ve baş döndürücü gelişme sağlaması insan hayatını kolaylaştırırken bir yandan da bir takım sorunlar da ortaya koymaktadır. Bunun yanı sıra yaşamın iyice zorlaşması, stres kaynaklarının çoğalması da insanlar da kalıcı etkiler oluşturmaktadır.
İnsan yaşamında derinlemesine yol açan bu sorunlardan biride gündemde olan herkesin dilinde olan ama tam olarak ne olduğu bilinmeyen ve çözümü zorlaşan bağımlılık ve bununla mücadele etmektir.
Bağımlılık denince çoğumuzun aklına ilk önce madde bağımlılığı, tütün ve alkol gibi bağımlılık gelmektedir. Son yıllarda buna ek olarak da ortaya çıkan bir bağımlılık türü ve çocukları gençleri ekseriyetle esir alan ancak her türlü yaş grubuna da sirayet etmiş olan teknoloji bağımlılığıdır.
Bağımlılığın davranışsal, sosyal, biyolojik ve genetik nedenleri vardır. Hiçbir neden bağımlılığı tek başına açıklamaya yeterli değildir.
Kişinin ruhsal özellikleri, genetik yatkınlığı, çevresel faktörler, aile yapısı, toplumsal çevre ve kültürel özellikler kişinin bağımlılığa yakalanmasında en önemli etkenlerdir (NP Amatem,2022).
Bağımlılık kişinin kullandığı bir madde, alkol nesne veya yaptığı bir davranış (eylem) üzerinde kontrolünü kaybetmesidir. Kontrolsüzce her madde ya da gerçekleştirilen her davranış bağımlılık oluşturma riski taşır. Kişiler hayatta birçok şeye bağımlı olabilir (Ögel, 2018; Yeşilay Yayınları 2018).
2013 yılında Dünya Sağlık Merkezi (DYM) bağımlılık kriterlerini şöyle sıralar (Amerikan Psikiyatri Birliği 2013);
- Uzun süre sürekli kullanım
- Geçmişte yaşanılan başarısız bırakma girişimleri
- Zamanın çoğunu madde bulmak veya kullanmak için ayırma
- Olumsuz etkilerine ve zarar görmesine rağmen kullanıma devam etmek
- Madde veya nesneyi kullanma isteği
- Tolerans (giderek kullanımı artırma)
- Yoksunluk
Yeşilay Derneği bağımlılıkla mücadele için bir takım stratejilerin uygulanmasını önermektedir. Bu mücadelenin bir kısmı tıbbi destek bir kısmı psikolojik ve sosyal desteklerdir.
Bunların üçü de önem arz etmektedir madde ve teknoloji bağımlılığı için destek alan kişi bunların yoksunluğunu bir ay içinde hisseder.
Bu noktada tıbbi destek verilmektedir. Kişiler bu yoksunluk döneminde terleme, titreme, eklem ve kas ağrıları, karın ağrısı, gerginlik ve huzursuzluk hissi, uyuyamamak gibi sorunlar yaşatmaktadır
Madde ve teknoloji bağımlılığında tedavi süreci psikolojik sorunlarda ortaya çıkarmaktadır. Panik bozukluk dürtüsellik, kendine zarar verme, intihar ve depresyon bu sorunlar arasında sayılmakta ve bağımlılık süresince eş tanı olarak çıkabilmektedir.
Bağımlılıkla mücadele Bilişsel Davranışçı Terapi ve Motivasyon görüşme tekniklerinin etkin olduğu savunulmaktadır.
Sosyal süreçte de; çevreden uzaklaşma, madde ve nesne kullanmayan yeni arkadaşlar edinme, işe yerleşme, boş zamanları etkin kullanma, spor gibi sağlıklı alışkanlıklar edinmeye yönelik bireyler ile çalışmalar yürütülebilmektedir. Çevre önemlidir. Bağımlılık kronik yani süreklilik arz ettiği için dikkatli olunmalıdır.
Bu bağlamda maneviyatı yüksek örnek davranışlara sahip arkadaş çevresi bulunmak öncelikle korunma, sonra da sosyal denetim kazandırması bakımından değerlidir.
Bağımlılık ne kadar tedavi edilse de yeniden ortaya çıkma ihtimalinin yüzde otuz ile yüzde elli olabileceği araştırmalar ortaya koymaktadır Ülkemizde bağımlılıkla mücadele için hem merkezi hem de yerel düzeyde ciddi çalışmalar yapılmalı ve insanlar bu illetlerden kurtarılmalıdır.
Yeni bir yazımızda buluşmak dileğiyle sağlıcakla kalın.