Ankara… Eğitimci İsmail Akbıyık yazdı.
Sonbaharın bu ilk ayında gençliğimin ve mesleki yaşamımın geçtiği güzel ülkemin kalbi başkentimizin; Ankara’mızın bizim için ne kadar değerli olduğunu yazmaya çabalayacağım.
Biliyorum; Ankara’dan hoşlanmayanlar da var. Ancak ben şehirleri coğrafi ve doğal özellikleri yönünden değil, Eğitim ve üretim fonksiyonlarıyla sınırlandırıp öylece değerlendiriyorum. Kültür, sanat ve benzeri başka pek çok kriter açısından da başka zaman değerlendiririz.
Ankara’yı değerlendirmem de bu yönlerden olacak.
Başkent Ankara 25.706 km kare yüzölçümü, 5.747.325bin (2021) nüfusu, on dokuz üniversitesinde 2.303.378 öğrencisi, 9.321.527.000 (2020) dolar ihracatı ile ülkemizin ilk sıralarında yer almaktadır.
Ankara, doksan dokuz yıllık başkentlik döneminde eğitim kalitesi, üretimi, dış ve iç ticareti ile yerini sağlamlaştırmıştır.
Yaşanması kolay, karmaşası az ve nüfus olarak Türkiye’nin ikinci büyük şehri olan Ankara, milli gelir oranı itibariyle Kocaeli ve İstanbul’ dan sonra ülkemizin üçüncü büyük ekonomisine sahiptir.
Eğitim olarak ülkenin en nitelikli okullarının, yüksekokullarının, üniversitelerinin olduğu bir eğitim merkezinden bahsetmekteyiz. Başta Ankara, Ortadoğu Teknik, Gazi, Hacettepe gibi köklü üniversiteler yanında, Yıldırım Beyazıt, Hacı Bayram Veli, Sosyal Bilimler ve Güzel Sanatlar gibi filizlenen yeni üniversitelere de sahip. Ayrıca Bilkent başta olmak üzere, Çankaya, Başkent, Ostim Teknik gibi özel üniversitelere de sahiptir.
Ülkenin bürokrasi merkezi olması ve yükseköğrenimle memurların çoğunluğu oluşturması nitelikli sanayiinin ön plana çıkması, beyaz yakalı sayısının gün geçtikçe artması Ankara’yı her geçen gün ülkenin çekim merkezi haline getirmektedir.
Ankara artık çağın gereklerinin ötesinde geleceği planlayan, tasarlayan ve ona göre insan gücünü ve iş alanlarını dizayn eden bir merkez olmaktadır.
Önemli organize sanayii bölgeleri Sincan, Ostim, İvedik ve Ankara OSB’leri olmak üzere üretime katkısı tartışılmaz olan bu şehir, her geçen gün yapılan hamlelerle bölgesinin adından söz ettiren bir başkenti haline gelmektedir.
Sanayii dışında, pandemi döneminin sonrasında tarım ve tarım ekonomisinin ön plana çıkmasıyla aynı zamanda tarım şehri olan başkent fırsatlar şehri konumuna gelmiştir. Özellikle endüstriyel tarım ürünlerinde ve temel gıda ürünlerinde ülkenin birkaç ili ile birlikte yükü almaktadır. Verimli ovaları ile bundan sonra daha da önemini artıracaktır.
Ankara yukarıdaki eğitim ve üretim gücü dışında çok farklı alanlarda da potansiyeli bulunmaktadır.
Tekstil ve mobilya sektöründe bir ara liderliği alan başkent son yıllarda bir kan kaybına uğramıştır. Yanlış planlamalar ve ithalattaki hatalı öngörüler buna zemin hazırlamıştır. Başkent yeniden bu sektörlerde liderliği alacak potansiyele ve girişimciliğe de sahiptir.
Bacasız sanayi diye adlandırılan turizmde de başkent maalesef istenilen yerde değildir; bunun çeşitli nedenleri olmakla birlikte, dünyanın her yerine açılan bir havalimanının olmayışı, şehir merkezi ile bağlantılı metro hatlarının kurulamayışı, Başkenti rakipleri karşısında geriye düşürmektedir.
Büyüyen başkentin uluslararası her yöne açılan ve metro bağlantıları ile şehrin her yerine ulaşılabilen sistemlerini kurması zorunluluk haline gelmiştir.
Son olarak, Ankara, dünyanın en önemli merkezleri arasında yer almaya sağlam adımlarla koşmaktadır.
Yeni yazımızda buluşmak dileğiyle sağlıcakla kalın.
Yazar: İsmail AKBIYIK/Eğitimci