Aile Okulu – Tehditlere Karşı Nasıl Karşı Koyabiliriz?

Aile Okulu – Bitkileri, hayvanları ve yeryüzündeki her bir varlığı çift olarak yaratan Yüce Allah, varlıkların en değerlisi olan insanı da bir erkek ve bir dişiden yarattı.

Neslin devamını sağlamak içinde evlilik emredildi. Bu şekilde evlilik hayatına, aile olma yolunda ilk adım atılmış olacaktı.

Nikâh; “Allah’ın emri peygamberin kavli” ile sözüyle başlayacak, “Hiç kimsenin etkisi veya baskısı altında kalmadan” denilerek kıyılacaktı.

Eşler birbirlerine saygılı olacak, birbirlerini anlamaya çalışacak, iyi günde kötü günde, hastalıkta sağlıkta, bir ve beraber olacak, hayatı paylaşarak mutluluğu yakalayacak ve bu mutluluğu ömürlerinin sonuna kadar da sürdüreceklerdi.

Hemen hemen herkesin istediği, arzu ettiği şey de bu değil miydi?

Yanlışlık Zincirinin Başlangıç Halkası

Aile Okulu – Arzu edilen her ne kadar bu olsa da maalesef şu yanlışlara da düşülmüyor değildi?

Özellikle evliliğin ilk zamanlarında “senin ailen şöyle, benim ailem böyle” gibi anlamsız tartışmalara girerek daha en başta bu işi çıkmaza sokmak ta nedir Allah aşkına!

“Veya aman ha kızım, kendi ayakların üzerinde dur; kocanın eline bakma, ona muhtaç yaşama.” “Aman ha oğlum; sen erkeksin ona göre davran, o sana hizmet etmek zorunda” gibi saçmalıklarla eşleri birbirlerine iki rakipmiş gibi göstermek, birbirleriyle yarışır hale getirmek de nedir?

Bu anlamsız ifadelerle çocuklarımıza gerçekten iyilik mi yapmış oluyoruz?

Hani, “Allah’ın emri peygamberin kavli” ile başlayacaktık?

Hani, “Hiç kimsenin etkisi ve baskısı altında” kalmayacaklardı?

Bu şekilde, bu anlamsız ifadelerle onları bir nevi baskılamış olmuyor muyuz?

Bu şekilde davranarak mı onların mutlu olmalarını bekliyoruz yoksa?

Allah Resulünün eşleri kastederek: “Kadınların sizin üzerinde hakkı olduğu gibi sizin de kadınlar üzerinde hakkı vardır” ifadesi eşlerin zaten hak ve sorumlulukları olduğunu ve buna göre davranmaları gerektiği şekilde uyarılarda bulunmuşken neden bizlerde tekrardan anlamsız gereksiz sözler ve davranışlara yönelerek bu işi daha da çıkmaza sokuyoruz.

Gelin hep beraber bu gibi gereksiz ve anlamsız tartışmalardan kaçınalım. Yüce Allah bu konu ile alakalı Kuran-ı Kerimde neler buyurmuş ona bakalım.

“O’nun ayetlerinden (delillerinden) biri de onlarla sükunet bulasınız diye kendi nefislerinizden sizin için zevceler (eşler) yaratmasıdır ve böylece aranıza sevgi ve merhamet koydu. Şüphesiz bunda düşünen bir kavim (topluluk ) için ibretler vardır.” (Rum Suresi 21).

aile_okulu

Evliliğin, aile olmanın İLK adımı SEVGİ –MEVEDDET olmalıdır.

Aile Okulu – Eşler bu duyguyu mutlaka birbirlerine beslemeli ve sıkça göstermelidir. Allah Resulünün Hira mağarasında Cebrail adlı melekle karşılaştıktan sonra heyecanlanıp koşarak çok sevdiği eşi Hz. Hatice’nin yanına gelmesi, ona durumu anlatması, eşinin onu sakinleştirmesi, ona destek olması, bizlere nasıl davranmamız gerektiği konusunda ipuçları vermiyor mu?

Hz. Aişe’nin: “Ya Resulallah! Beni ne kadar seviyorsunuz” sorusuna Allah Resulü: “İlk günkü gibi, kördüğüm gibi” cevap vermesi bizlere ışık tutmuyor mu?

Hakiki Muhabbete İhtiyaç Var: Allah İçin Seviniz!

“Seviyorum” dedikten sonra, bu kelimenin içini mutlaka doldurmalıyız ki SEVİYORUM kelimesi anlamını yitirmesin; tam tersi anlam kazansın.

Bir gün Leyla fakirlere yemek dağıtıyormuş. Mecnun da yemek sırasına girmiş. Sıra Mecnun’a geldiğinde Leyla ona “sen ne arıyorsun burada, çık sıradan! diyerek Mecnun’un ellerine kepçeyle vurmuş. Mecnun sıradan çıkmış, en arkadan tekrar sıraya girmiş. Sıra tekrar Mecnun’a geldiğinde Leyla ona, “yine mi sen!” diyerek kepçeyle ellerine tekrar vurmuş ve “çık sıradan!” demiş. Oradakiler Mecnun’a, “Yahu boşuna uğraşma, her ne kadar Leyla’yı seviyorum desen de o seni sevmiyor, görmüyor musun kepçeyle ellerine vuruyor.”

Mecnun onlara bakarak şöyle cevap vermiş: “Asıl sizler görmüyor musunuz bu kadar kişinin içinde sadece bana vuruyor.”

Evliliğin İKİNCİ adımı da RAHMET-MERHAMET olmalıdır. Eşler birbirlerine merhamet nazarıyla bakmalı, birbirlerine tahammülü bolca göstermelidir. Ayrıca bir farkındalık olarak şunları da yapmalıdır.

1-) SOHBET BİRLİKTELİĞİ

Aile Okulu – Eşlerin birisinin TV karşısında diğerinin cep telefonu karşısında saatlerce vakit geçirdiği bir ev olmaktan Allah’a sığının; Oysa, ailemiz karşılıklı sohbetin yapıldığı, güzel konuların güncel meselelerin konuşulduğu bir ortam oluşturulmalıdır.

2-) SOFRA BİRLİKTELİĞİ

Aile Okulu – Çok istisnai durumlar dışında mümkün mertebe yemekler yenilirken hep beraber yemeğe oturulmalı (çocuklarda dahil) beraber kalkılmalı, herkesin ayrı ayrı yemek yiyip kalktığı bir ortam oluşturulmamalıdır.

3-) SECCADE BİRLİKTELİĞİ

Aile Okulu – Yüce Yaradan’a karşı sorumluluğumuzu yerine getirirken burada da birlikteliği yakalamalı, hem ailenin huzur ve mutluluğu için, hem de evlatlarımızı geleceğe en güzel şekilde hazırlarken ellerimizi açıp “Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle” (Furkan suresi 74) duamızı da dilimizden düşürmemeliyiz.

Yazımızı şu cümlelerle tamamlayalım:

Hayat arkadaşına, İlahi rahmetin latif bir hediyesi olarak, en samimi duygularınla muhabbet et. Çabuk bozulan yüz güzelliğine değil, ahlak güzelliğine bağlan. Birbirinizi güzel ahlakta destekleyin. Birbirinizin nurani şefkatine ne kadar muhtaç olduğunuzu bir bilseniz! Yalnız bu dünyada değil, ebedi hayatta da birlikte olmak için çıktığınız bu hayat yolculuğunda, birbirinizin hukukunu koruyarak yaşlanın. 

Yazar: İbrahim CAT / http://www.yeniegitimdergisi.com

Bir Cevap YazınCevabı iptal et